Tayland Gezilecek Yerler

yazan MilesForDreams

Koh Samui – Silver Beach

Koh Samui

Koh Samui’de biz 2 tam gün geçirdik. Samui’de denize girilecek en güzel yeri uzun araştırmalarım sonunda Silver Beach olarak bulmuştum ve o koydaki otellerden Crystal Bay’de konaklamıştık. Deniz her daim dalgasız ve sakin olması sebebiyle enfesti. Otelde deniz manzarasına karşı masaj yaptırabileceğiniz bir alan da mevcut. Biz ilk günümüzü yol yorgunluğumuzu atmak, dinlenmek için kumsalda ve masaj yaparak geçirdik. İkinci gün ise motorumuza atlayıp, ilk durağımız olan Namuang Park’a gittik. Burası adanın güneyinde yer alıyor ve genelde tüm gün süren tur paketleri satıyorlar ancak biz tüm günümüzü turla bloke etmek istemediğimiz için sadece fil safarisini aldık. Kişi başı 700 THB gibi bir ücret ödedik. Ortam çok güzel ve sakin, ağaçlar içinde bir park. Beklerken bir şeyler atıştırabileceğiniz bir büfe de mevcut. Turu biten filler insanların beklediği alana geliyorlar. 50 THB’a satılan bir sepet dolusu meyvelerden iki sepet alıp filleri besledik. Ben biraz korktuğumu itiraf etmeliyim ama yine de kafalarını okşamayı başarmıştım. Fil eğitmeni gezerken sürekli sizin fotoğrafınızı da çekiyor. Tur yaklaşık yarım saat sürüyor.

Sonraki durağımız yavru kaplan besleme aktivitesi oldu. Bu sefer yine adanın güney kısmında yer alan Samui Aquarium and Tiger Zoo’ya gittik. 2 kişilik yavru kaplan besleme ve büyük kaplanın kafesine girme toplamda 1.200 THB tuttu. Her şey o kadar hızlı oldu ve bitti ki. Yavru kaplan biberonu anında bitirdi ve sonrasında götürdüler zaten. Phuket’te yeterli zamanımız olsaydı kaplan sevme ve zaman geçirme için tercihim Tiger Kingdom olacaktı ancak biz Phuket’te bir gece konakladığımız için zamanımız kısıtlı olduğundan o aktiviteyi Samui adasında yapmayı tercih ettik. Tiger Kingdom’da 15 dakika kadar yavru kaplanlarla oynayabilmek daha cazip gelmişti bana. Benden sonra bu turu yapan arkadaşlarım çok mutlu ayrılmışlar Tiger Kingdom’dan.

Genelde ulaşımla ilgili biletleri tatilden önce alırız ama Koh Samui – Koh Tao arasındaki feribot ile 1.5-2 saat arasında süren turun biletlerini son gün otelden ayarladık. Feribot bir yön 600 THB tuttu. Sizi limana götürecek yine aynı acentanın transfer ücreti ise 150 THB tutmuştu. Siz sadece bileti alıyorsunuz ve gerisini onlar hallediyor. Samui adasına elveda dedikten sonra yeni maceramız Koh Tao adasına doğru yola çıktık.

Tayland – Su altı

Koh Tao

Limana varınca tur şirketi hangi adaya gideceğinize göre üzerinize değişik renkte stickerlar yapıştırıyor. Feribot önce Koh Phangan’a uğradı, ardından Nang Yuan’a ve son olarak da Koh Tao’ya geldi.

Koh Tao Koh Samui’den oldukça farklı konseptte bir ada. Kısaca özetlemek gerekirse Koh Samui lüks resortları da bulabileceğiniz bir balayı adası iken Koh Phangan parti adası olarak geçiyor. Koh Tao ise Koh Phangan’la birlikte dalış ve su altı meraklıları için cennet bir ada. Biz burada 3 gün kalarak en çok zamanı bu adaya ayırmakla ne kadar doğru bir şey yaptığımızı gidince daha iyi anladık.

Bu adada gezerken dikkatimizi çeken başka bir konu ise etrafta kolu bacağı sargılı hatta alçılı kişilerin geziyor oluşuydu. Bizim de başımıza gelince sonradan anladık ki adada yollar çok kötü olduğu için çok fazla motor kazası oluyor.

Freedom Beach

Adada genelde saçları rastalı, sırt çantalı gezginlerin olduğu bir popülasyon mevcut. Gittiğimiz ilk gün biz yine motor kiralayıp, gitmeden haritadan işaretlediğimiz Freedom Beach’in yolunu tuttuk. Freedom Beach hem yolu hem de bulması biraz meşakkatli bir kumsal. Manzara, denizin turkuaz rengi muhteşem ancak bir problem var suyun altı deniz hıyarı kaynıyor. Ağaç altında biraz dinlendikten sonra motorumuza atlayıp bir diğer koyun yolunu tutuyoruz.

Aow Leuk

Koh Tao demek benim için Aow Leuk demek. Yine uzun araştırmalarım sonrası edindiğim bilgiye göre Tao’da denizin mercan ve canlı çeşitliliği bakımından en zengin olan koyu burası. Tepeden önce asfalt sonra toprak olan bir yoldan motor ile aşağı iniyoruz ve hemen denize atıyoruz kendimizi. Suya girdiğim an hala çok net olarak aklımda. Tayland’da en unutamadığım anlardan birisini yaşıyorum. Denizde sıfır dalga var. Denizin dibi kum ama suda en ufak çamurlaşma yok. Su inanılmaz berrak. Yerde iğne olsa görürüm o derece berrak.. Ve bir süre sonra kendimden geçip çılgınlar gibi bağırmaya başlıyorum gopro’yu istiyorum çünkü denizin dibinde yavru köpekbalıkları var ancak küçük çocuklar vs hep suda,  herkes gayet normal hayatına devam ediyor belki de onlar sabahtan beri oradalar ben hayatımda ilk defa köpekbalığı görmenin heyecanı içerisindeyim. Tao’ya gelmeden evvel yavru köpekbalığı olan koylara gitmem derken suya girmemin ikinci dakikasında onları kovalıyorum. Zaten çok küçükler ve de kaçıyorlar. Sonra bu koyun iki tarafındaki mercan,resif ve balıkları şnorkelle izlemeye başlıyoruz. Ben gerçeklik duygumu yitiriyorum. Aralıksız iki saat buruş buruş olana kadar izliyoruz denizin altını. Bir akvaryum yaptığınızı hayal edin içini en renkli balıklarla siz dolduruyorsunuz. İşte denizin içi bu şekilde. Görmediğim renkte balık kalmadı. Kocaman balıklar.. pembe, turkuaz, yeşil, zebra, mavi ,sarı,mor, yeşil balıklar, vatozlar ve o rengarenk kayalıklar. Ben adada bir gün dalış yapmayı düşünüyordum aslında ama hemen aşağımızda yüzen dalgıçları görünce vazgeçtim. Su o kadar berrak ki zaten her şeyi şnorkelle görme mesafenizde.

Bu plaj 17:00’de kapanıyor hatta özel bir işletme ve restoran da var denize girdiğiniz yerde. Eğer deniz altına bizim gibi meraklı iseniz burası bizim sonradan yaptığımız gibi tüm gün ayırabileceğiniz bir kumsal.

Koh Tao’da burada bahsettiğimiz ufak motor kazasından sonra ertesi günü adanın tüm koylarını tek tek gezen bir tekne turu satın alıyoruz. Kişi başı 750 THB ödeyerek merkezdeki acentalardan birisinden ayarladık. Sabahtan başlayıp tüm gününüzü alan ve adadaki en güzel koylarda yüzebileceğimiz bir tur olması sebebiyle oldukça verimli oldu. Her bir koya motorla gitmeye kalkışmak çok mantıklı değil. En güzeli bu şekilde tur satın almak. Öğlen yemeğini teknede veriyorlar. Su, pasta ve meyve ikramları da gün boyu yüzmekten enerji kaybeden bünyemize çok iyi geliyor. Sırayla gezdiğimiz koylar şu şekilde :

  1. Shark Bay:  Biz burada köpekbalığı göremedik ama bir gün önceden görmüş olduğumuz için de takılmadık.
  2. Aow Leuk: Burası yukarıda da anlattığım koy. Enfesti.
  3. Hin Wong Bay: Bu koy da başarılı idi.
  4. Mango bay: Dalgalı olduğu için çok yanaşamadık.
  5. Koh Nang Yuan: Bu koy Tayland turizm broşürlerinde gördüğünüz 3 denizin kesiştiği muhteşem bir ada. Dünya üstündeki cennet. Tur burada iki saat boyunca sizi serbest bırakıyor. İsterseniz şnorkel yapabilirsiniz, isterseniz de üç denizin kesiştiği yeri görmek için tırmanışa geçebilirsiniz. Mercanlar ve canlı çeşitliliği yine Aow Leuk koyundaki gibi enfesti.

Biz adadaki diğer günümüzde merkezdeki taksilerden birisi ile anlaşıp gidiş dönüş 500 THB’ye bizi Aow Leuk koyuna götürmesi konusunda anlaştık. Akşam söylediğimiz saatte bizi gelip koydan aldı ve döndük.

Koh Phi Phi

Koh Phi Phi

Gezdiğimiz adalar arasında Phuket’ten günübirlik turlar ile gelinmesi sebebiyle en popüler ada burası idi. Henüz ortaokuldayken sinemada izlediğim The Beach filminin çekildiği Maya Bay’i görecek olduğum için çok heyecanlıydım.

Adaya vardığınızda feribottan iner inmez sizden 50 THB kadar adayı ve doğayı korumak adı altında bir ayak bastı parası alıyorlar. Biraz ilerleyince otellerin isminin yazılı olduğu görevliler sizi karşılıyor. Bavullarınızı alıyorlar ve bildiğimiz el arabasına koyup yürümeye başlıyorlar. Siz de peşi sıra otele kadar bu şekilde ilerliyorsunuz. Araç trafiğine kapalı bir ada olması sebebiyle her yere yürüyerek ulaşıyorsunuz. Biz Bay View Otel’de kaldık, odadan manzaramız çok güzeldi ve limana yürüyerek 15 dakikada ulaşabiliyorduk.

Akşama doğru otele girmemizle bardaktan boşanırcasına bir yağmur başlıyor. Biraz moralimiz bozuluyor çünkü adada sadece bir tam günümüz var ve ertesi gün hava açmazsa turlar iptal olacak. Öğrendiğimize göre de adada tam dört gündür aralıksız yağmur yağmış ve Phuket’ten gelen turların hepsi iptal edilmiş. Biz yine de akşam bulduğumuz bir acentadan Maya Bay’e giden LongTail boat turlardan bir tanesi ile anlaştık.

Ertesi güne güneşli ve pırıl pırıl bir hava ile uyandık ve belki de tatillerde hava ile ilgili en şanslı olduğumuz anı burada yaşamış olduk. Uça uça acentanın yolunu tuttuk ancak akşamdan anlaştığımız acentanın kapısı kapalı idi. Neyse ki ücretini vermemiştik. Biz de hemen biraz ilerisinde başka bir firmadan yarım günlük turu 400 THB’ye satın aldık ve Maya Bay’e doğru yola çıktı. Bu ücrete meyve atıştırmalıklardan oluşan bir öğlen yemeği dahil ancak 100 THB tutan Maya Bay’e giriş ücreti dahil değil. Longtail boat ile yarım saatlik keyifli bir yolculuk sonrası Maya Bay’e ulaştık. Maya Bay çok güzel bir koy ancak onca speedy boat ve insan varken o hayal ettiğiniz manzara ile karşılaşmayabilirsiniz. Biz hazırlıklı olduğumuz için hayal kırıklığına uğramadık. Turda sırasıyla Viking Cave (buranın önünden geçiyorsunuz sadece, lokaller tarafından özel bir tür kuşun boyunlarından şifalı bir tür çorba yapıldığını öğreniyoruz burada.),  Phi Leh Cove ( Viking Cave’e çok yakın ve burası da aynı Maya bay gibi dağlarla çevrili, su inanılmaz güzel, berrak, pırıl pırıl ve dalgasız ancak ayağınız yere basmıyor yani kumsal yok, dağlarla çevrili bir gölde yüzer gibisiniz) ve Monkey Beach’e uğradık. Tekne kenara yanaşıyor size de meyve veriyor ve isterseniz maymunları besleyebiliyorsunuz. Video’ya o görüntüleri de ekledim. Sabah başladığımız turumuz 13:00 gibi Phi Phi’de sonlanıyor.

Phuket – Patong Beach

Phuket

Phi Phi adası Phuket arası feribotla yaklaşık iki saat sürüyor. Feribotunuzu beklerken limanda sizi indiğiniz yerde Phuket merkeze götürecek transferinizi satan masalar göreceksiniz. Biz feribota binmeden transferimizi de almıştık ve Phuket’te feribottan inince oldukça organize şekilde transfer aracımıza yönlendirilip, otelimize bırakılmıştık.

Phuket gece hayatı çok renkli bir şehir. Özellikle akşamları Patong Beach bölgesi sirk alanı gibi. Striptiz şovlar, go go showlar, barlar ne ararsanız var. Deniz ve kumsal bakımından ise adalarına kıyasla zayıf kalan bir bölge. Phuket’e tatile gelenler de genellikle günübirlik turlarla Maya Bay ya da James Bond adası turlarına katılıp akşam gece hayatına Phuket’te devam ediyor.

Gündüz hava çok sıcak olduğu için Jungle Ceylon Avm’de yemeğimizi yiyip, akşama doğru Patong Beach ve hemen yakınındaki akşam pazarını gezmiştik. Ertesi gün Singapur uçuşumuz olduğu için çok geç vakte kalmadan otele dönmüştük. Bizim için Phuket Singapur’a giderken geçmemiz gereken bir yer oldu. Keşke zamanımız daha fazla olsaydı ve başka yerlerini de keşfedebilseydik.

Phuket ile ilgili dikkatimi çeken başka bir şey de ülkede en çok masaj salonunu burada görmüş olmamdı. Adım başı bir masaj salonu var. Girip çıkıp masaj yaptırabilirsiniz.

Phuket’teki havalimanı şehrin oldukça dışında yer alıyor. Biz uçuşumuz erken saatte olduğu ve Phuket’te trafik yoğunluğu çok olduğu için bir gün önceden ayarladık. Havalimanına yol 45 dakika-1 saat arası sürdü ve ücreti 700 THB idi.

Bangkok

Bangkok Tayland’ın cennet adalarını gezdikten sonra bizim gezimizin son durağıydı. Toplamda 2 gece konaklamayı seçtik. Singapur’dan Suvarnabhumi havalimanına inince önce tren ile merkeze oradan da metroya aktarma yaparak kalacağımız yer olan Skhumvit’e geçtik. Havalimanından otelimize ulaşmamız toplamda 70 THB tuttu.

Bangkok’da gezmek için bir tam günümüz vardı ve hava şartları zorlayıcı görünüyordu. Tayland’daki yüksek nem oranı deniz tatili yapıyorsanız sizi çok etkilemiyor ancak Bangkok gibi keşmekeşin, trafiğin içinde bir şehirde olunca ciddi anlamda zorluyor. İlk istikametimiz Grand Palace (Büyük Saray) oldu. Burası ile ilgili enteresan bir şey geldi başımıza. Gitmeden defalarca “Thailand Scam” yani Tayland’daki dolandırıcılıkla ilgili okumuş olmama rağmen az daha bir düzmecenin içinde buluyorduk kendimizi. İndiğimiz yerde kapalı olan bir kapı ve önünde bekleyen görevli kılığındaki insanlar bize sarayın 1-2 saatliğine kapalı olduğunu ve içeride dua edildiğini söylediler. Görevliye benziyorlardı çünkü boyunlarında kimlik kartları asılı idi ve koca bir tabela vardı sarayın kapalı olduğu saatleri gösteren. Haliyle insan kandırılacağını düşünmüyor. Bir de Türk olduğumuz anlayıp Galatasaray, Fener muhabbetine sardırdılar. Bize ısrarla yakındaki diğer tapınaklara gidin şuradaki tuktuklara binin buraya 14:00’de gelin diyorlar. Ben adamlara uyuz oldum ve  tuktuka binmek istemedim. Zaten 100 mt gidince sarayın ana kapısını gördüm ve saraydan yapılan ve sürekli tekrarlanan şu anonsu işittim. “Sarayın kapalı olduğunu söyleyen insanlara inanmayın, saray dışındaki hiç kimseye güvenmeyin ve inanmayın, eşyalarınıza sahip çıkın.”

İnsanları kandırıldığına inandırmak, kandırmaktan daha zor derler ya. İnsan bir türlü kandırıldığına inanmak istemiyor. Neyse girişten 500 THB’e biletlerimizi alıp, 200 THB da şalvarımsı pantolonlar için depozito bırakarak girdik içeriye. Kollar ve bacaklar açıkta olmamalı. Bayanlar o sıcakta şalvarımsı pantolonları giymek istemiyorlarsa şallarını bellerine dolayabilir zira ben öyle yaptım. Grand Palace’taki ince işçilik, renkler, dokular muazzam ancak sabahın erken saatlerinde hem kalabalık olmadan hem de sıcak basmadan gidilirse daha keyifli olur. Grand Palace’tan sonra gezmeyi planladığımız Wat Pho(Yatan Buddha), Chatuchak pazarı ve Kha San Road’dan hiçbirisini gezemeden kendimizi otele attık ve otelin yakınında Urban Retreat adında çok güzel bir masaj salonu bulduğumuz için kalan zamanı masajla değerlendirdik. Yemek olarak da Siem Paragon avm’sinin yemek katındaki restoranlardan

Bangkok’da eğer yeterli zamanımız olsaydı şehrin biraz dışında yer alan ve yaklaşık 1 gününüzü harcamanız gereken Floating Markets’i (Yüzen Çarşı)  ziyaret etmeyi düşünüyorduk ama zamanımız yetmedi.

Tayland gezisi ile ilgili genel bilgiler yazımız için tıklayın.

 

Yorum ve Sorularınız

Beğenebileceğiniz Diğer Yazılar