Thassos Gezi Rehberi

yazan MilesForDreams

Senelerdir “En kötü bu sene tatil planı yapamazsak atlar arabaya Thassos’a gideriz.” diyorduk. Bu hayalimizi gerçekleştirmek 2018 kurban bayramına kısmetmiş. Atladık arabamıza, gümrükte kuyrukta saatlerce beklemeyi göze aldık ama ödül olarak bizi bekleyen turkuaz suları görünce her şeye değdiğini anladık. Thassos adasına ulaşım nasıl olur, arabayla sınırdan geçerken gereken evraklar nelerdir, en turkuaz suya sahip koylar nereler ve daha fazlası Thassos Gezi Rehberi yazımızda, haydi başlayalım o zaman.

Ama öncesinde bizi instagramda takip etmiyorsanız buraya tıklayarak seyahatlerimiz ile ilgili yaptığımız paylaşımlara ulaşabilirsiniz. Fotoğraflar yetmiyor video yok mu derseniz de buraya tıklayarak YouTube kanalımıza abone olabilirsiniz.

Bir yere gitmeye karar verdiğimde ilk aklıma gelen soru kaç gün ayırmalıyım oluyor. O yüzden en başta o konuya açıklık getirmek istedim. Biz bir haftalık Yunanistan tatilinde 3 gece Thassos adasında konakladık. Ama rahatlıkla 1 hafta da geçirilecek bir ada olduğunu söyleyebilirim.

Thassos’a giden arabalı feribot

Thassos Adasına ulaşım

Thassos adasına ulaşım, hatta arabayla Türkiye sınırından çıkmanız için gerekenlerle ilgili tüm bilgiler için buraya tıklayabilirsiniz.Thassos aslında burnumuzun dibindeki Yunan adalarından bir tanesi. Hatta öyle ki Ege sahillerimizdeki bir çok güzel yerden bize daha yakın konumda olduğu için de Türkler arasında bir hayli popüler. İstanbul’dan Thassos adasına giden feribotlara bineceğiniz liman arası 439 km. Yani trafiksiz zamanda yaklaşık 05:30 saatte feribot kuyruğuna girebilirsiniz. Peki Thassos adasına giden feribotlar nereden kalkıyor? İstanbul’dan çıktıktan sonra navigasyona Keramoti (Keremetli) ferry yazarsanız direk feribota bineceğiniz limana ulaşıyorsunuz. Zaten Keremetli’ye vardıktan sonra tabelalarda feribot işaretini takip ederseniz de kolaylıkla ulaşabilirsiniz.

Diğer bir alternatif ise Kavala’dan kalkan feribotlara binmek olur. Kavala Thassos adasından daha ilerde olduğu için biz bu alternatifi kullanmadık. Biz Thassos’dan sonra Halkidiki’ye giderken Kavala üzerinden geçtik. Eğer sizin de bizim gibi Thassos dışında Halkidiki gibi başka bir durağınız olursa o zaman Thassos feribotuna binmek için Kavala’yı bir opsiyon olarak düşünebilirsiniz.

Peki Thassos feribot saatleri ve fiyatları nasıldır? Thassos feribot ücreti 2018 ağustos ayında bir araba, şoför ve yanda bir yolcu ile tek yön 30 euro tuttu. (22 Euro araba,4’er Euro ise yolcular ve şoför.) Güncel feribot saatlerini kontrol etmek isterseniz buraya tıklayarak bakabilirsiniz. Sabah 05:15-05:30 sularında başlayan feribot yarım saat ve bir saat aralıklarla gün boyunca sat 23:00’e kadar devam ediyor.

Biz ilk gün sınırdaki kuyruk sırasında ne kadar bekleriz kestiremediğimiz için ilk gece İskeçe’de Hotel Flexonia’da konakladık. Sabah erkenden feribota binerek Thassos adasına ulaştık. Normalde Keramoti-Limenas feribotunu kullanacaktık ancak 5 dakika ile kaçırınca beklememek için Keramoti-Prinos feribotuna bindik. Siz kaçırmazsanız 45 dakikalık güzel bir yolculuk sizi bekliyor olacak. Eğer Prinos feribotuna binerseniz de yolculuk 1 saat sürüyor.

Son alternatif de özel aracı olmayanlar için Selanik’e uçup oradan araba kiralama seçeneği de bir alternatif olarak sıralanabilir.

Bizim gitmeden en çok araştırdğımız konulardan birisi bayram zamanı İpsala sınır kapısında ne kadar bekleyeceğimiz konusuydu, malum km’lerce uzayan kuyruk haberleri ile tv’ye haber konusu olmak da var işin ucunda. Buraya referans olması için gidiş süremizi ve gümrükte bekleme sürelerimizi not olarak düşüyorum. 17 ağustos Cuma günü Maslak’tan 12:30’da çıktık ve 16:11’de sınır kapısındaydık. Türkiye gümrüğünde hiç araba yoktu. Yaklaşık 10-15 dakikada bekleyip Yunan tarafına geçtik. 2 km’lik araçkuyruğu için 2 saat kadar kuyrukta bekledik ve İpsala sınır kapısından geçebildik.

Bizden bir gün sonra sabah 08:00’de İstanbul’dan yola çıkan takipçilerimizden birisi 6 saat kadar Türkiye, 1 saat kadar Yunanistan tarafında kuyrukta beklemiş. Biz olabildiğince bekleme sürelerimizi güneşin altında yanmamak için ya geceye ya da nazaran boş olabilecek saatlere denk getirdik. . Hatta dönüşte cuma gecesi gece 01:00 civarında sınırdaydık ve toplamda 03:15 dakika kadar bir sürede Türkiye’ye geçebildik.

İpsala sınır kapısından geçince 130 km hız sınırı olan gayet rahat bir otobandan ilerliyorsunuz. Yol boyunca Thassos’a kadar iki defa otoban ücreti ödedik. (1,7 Eur ve 1,9 Eur)

Thassos

Thassos konaklama

Adada çok büyük oteller, işletmeler yok. Zaten bu yüzden de ada bakir ve yeşil kalmış. Ada halkı evlerini, apartmanlarını apart otellere dönüştürmüşler. Biz de Studios Paradise adında tam da böyle bir yerde konakladık. Bizim kaldığımız merkez Limenas idi. Limenas en büyük merkez olmakla beraber onun dışında bir de Limeneria, Panagia gibi nazaran daha küçük merkezler var. Ada ne çok küçük ne çok büyük. Dolayısıyla gidilecek yerler adanın geneline yayılmış durumda olduğu için nerede konaklarsanız konaklayın mutlaka adanın en kuzeyine ya da en güneyine gün içinde değişik koylar keşfetmek için gidiyor olacaksınız.

Thassos gezilecek yerler ve Thassos koyları

Thassos gezilecek yerleri genellikle koylar ve bir kaç fotoğrafik köyden oluşuyor. Haydi o zaman başlıyorum en güzel denizler neredeymiş anlatmaya.

Marble Beach – Türkçe adıyla Mermer Plajı

Marble Beach

Marble beach yani mermer plajı. Marble beach adadaki en popüler plaj desek yeridir. Adını ve suyun rengini yakındaki mermer ocaklarından alıyor. Marble beach’in olduğu koydaki dağdan mermer çıkarılıyor. Çıkan mermer tozlarını suya dökünce de suyun rengi efsane bir turkuaz oluyor. Bizim adada olduğumuz iki gün boyunca bu plaja giden tüm yolları kapattılar. Sebebi ise hava sıcaklığının yüksek olmasından dolayı yangın riski ihtimaliydi. Tam adadan ayrılacağımız son gün plaj açıldı ve sabah erkenden soluğu plajda aldık. Yol çok meşakatli diye korkutmuşlardı ancak bence yolda bir problem yok zemin toprak ancak oldukça düzgün. Tek problem arabanızın tozdan dolayı bembeyaz olması.

Marble beach’e ulaşım için seçebileceğiniz iki yol var. Bizim otelin sahibi Makryammos üzerinden giden yolu tercih etmemizi önerdi. Bir de Limenas’tan Panagia köyüne giderken yol üzerinde koca mermerlere yazılmış yönlendirmeler ile soldan giden bir yol var. İkisini de denediğimiz için önerimiz Makryammos merkezden giden yol olur çünkü bu yol daha düzgün ve kısa geldi bize.

Panagia yolundan inince ilk olarak sizi Porto Vathy plajı karşılıyor. Bu noktada Marble beach’e çok yakınız ancak durmuyoruz ve Marble beach’e doğru ilerliyoruz. Porto Vathy’de de tesis bulunuyor ancak iş makineleri olduğu için bu kumsal bize çok cazip gelmedi.

Biz gittiğimiz gün Marble beach çok dalgalıydı ve açıkcası suya sadece ayaklarımızı sokup buradan ayrıldık ama yukarıdan görüntüsünün çok güzel olduğunu belirtmeliyim. Bence bu koya gelinmeli ama tüm bir gün burada geçirmek yerine bir kaç saat takılmak daha mantıklı olur. Buradaki tesiste fiyatlar tüm ada ortalamasının oldukça üzerindeymiş. Biz oradayken havlusunu atıp denize girmek isteyen birisini tesis görevlisi plajdaki en kenardaki kayanın oraya doğru yönlendirip oradan girebilirsin diye uyardı.

Glifoneri Beach

Glifoneri Beach

Biz ilk gün Limenas feribotunu kaçırıp Prinos limanına inince soluğu yol üzerindeki Glifoneri plajında aldık çünkü mecburen buradan geçecektik. Bazen hayat bizim adımıza böyle güzel kararlar verince çok mutlu oluyorum. Burası adada en rahat ettiğimiz koylardan birisi oldu. Burada bir restoran bulunuyor ve plajda da onların şezlongları oluyor ve kişi başı 2 euro’ya kiralayabiliyorsunuz. Şemsiye yok ancak öğleden sonra 14:00’ye kadar koyun kendi gölgesinden faydalanıyorsunuz, güneş gelmiyor. Eğer isterseniz şezlong kiralamadan da kendi havlunuzu atıp denize girebilirsiniz.

Deniz çok sakin, koy olduğu için sıfır dalga, en sevdiğim ve denizin dibi de kumluk. Plajın  Hele bir de güneş tepedeyken koydaki ağaçların gölgesinde yüzülmüyor mu değmeyin keyfimize. Biz arabada şemsiyemiz olduğu için öğleden sonra onu kullandık. Bu arada biz iki defa bu plaja geldik, birisinde akşam güneşi burada batırdık ve ayrılırken buradaki restoran neredeyse full çekiyordu, bir şeyler yiyip içmek isterseniz opsiyon olarak düşünülebilir.

La Scala Beach – Plajdaki şemsiyeler çok tatlı

La Scala Beach

La Scala Beach Thassos adasının en popüler en janti plajı. İtiraf ediyorum adaya gitmeden bu plaj ile ilgili önyargılarım vardı ve pek takılmayı düşünmüyordum ancak gidince fikrim değişti. Biz tam bir günü burada geçirdik. İçeride müzikler, ortam, ambiyans, dekorasyon tam bizim Çeşme plajlarındaki havalı mekanlar ayarında. Uçuşan tüllü localar, salıncaklar, güzel dekore edilmiş bir bar hatta tesisin içinde minicik bir havuz bile var ve burası oldukça geniş bir alana yayılmış. Şaşıracaksınız ancak bu plaj bence adadaki fiyat performans açısından en ucuz plaj. Hatta sürprizi kaçırmayacaksam Cengiz’in Thassos’daki favori plajı burası olduğunu söyleyip hemen fiyat bilgisine geçiyorum.

La Scala beach’de isterseniz kumsaldaki şezlonglardan 4 euro karşılığı faydalanabilirsiniz. Tabi bu ücrete karşılık bir şeyler sipariş verebiliyorsunuz. Örneğin Yunanlıların uzodan sonra milli içeceği Frappe’yi 4 euro’ya sipariş edebilirsiniz.

La Scala Beach’te Frappe ile ferahlıyoruz

Bu arada Frappe ne derseniz soğuk olarak tüketilen kahve hatta tercihen şekerli ve sütlü olarak tüketiliyor genelde. Biz Yunanistan’da geleneğe uyduk ve nerdeyse her gün Frappe ile güne başladık.

Patates kızartması 5 euro, biralar 5-6 euro gibi düşünebilirsiniz. Yani mekanı, ambiyansı ve adadaki diğer plajlardaki hizmet ve fiyatları düşündüğümde burası kesinlikle o anlamda ucuz bile kalıyor. Kumsaldaki şezlonglar değil de sahildeki şezlonglara oturmak isterseniz 10 euroluk harcama yapmanız bekleniyor. Biz kumsaldaki plajda takıldık, ağaç altı gölgesi olması da çok avantajlı oldu bizim için. Deniz olarak adadaki en az beğendiğim koy olmuştur ancak tesis olarak çok güzel olduğu için insan biraz da dinlenmek istiyor. BizThassos’dan ayrılmadan son gün burda çok güzel keyif yaptık.

Giola

Giola

Giola deniz sularının kayaları aşındırmasıyla oluşmuş doğal bir havuz. Hem görsel olarak hem de eğlence olarak sizi tatmin edecek, adadaki kesinlikle görülmesi gereken noktalardan bir tanesi. Çeşitli yüksekliklerden suya atlayıp bolca eğlenebilirsiniz. Biz en yüksek yerinden yaklaşık 8 metreden kendimizi alkışlar eşliğinde suya bırakıp bolca eğlendik. Tabi öyle önüne gelen atlayamıyor çünkü 8 metre oldukça yüksek ve insanın cesaretini toplaması biraz zaman alabiliyor. Benimki yaklaşık yarım saat sürdü. İlk anda insana yaparım gibi geliyor ama yukarıya çıkınca işler değişiyor. Bu arada da etrafta herkes sizi izliyor. Bir süre sonra onların da bakışları sizde artık atlamalıyım baskısı oluşturmuyor değil. Biz 17:30 civarında oradaydık ve o kadar eğlenmiş olacağız ki yaklaşık 3 saat takılmışızdır burada.

Ama not olarak şunu eklemeden geçmemeliyim. Bizim kulaklarımız atladıktan sonra ciddi derecede ağrıdı. Hatta 2 hafta geçmesine rağmen ancak topladı. Tatil boyunca ara ara duymada azalma, uğultu, ağrı birbirini takip etti. Yani atlamadan önce küçük de olsa bir uyarıda bulunmak istedim. Sonra vay efendim hiç söylemedin vay efendim bilmiyorum olmasın.

Ulaşımı konusunda yine internette çok zor gibi yorumlar okumuştuk ancak bize yine burası da çok zor gelmedi. Arabayla anayoldan ayrılıp toprak ve nazaran bozuk bir yoldan ilerleyebildiğiniz kadar ilerliyorsunuz. Biz bir noktaya kadar ilerledik ve saat 17:00’yi geçtiği için görevli durdurdu ve oraya arabayı park ettik. Park ettiğimiz yerden de aşağı doğru yürüdük ve yaklaşık 15 dakika sonunda lagüne ulaştık.

Son olarak da günün hangi saatinde gideceğiniz önemli. Tam öğle saatine denk getirirseniz gölgeye kaçabileceğiniz bir alan olmadığı için zorlanabilirsiniz. Ya sabah çok erken saatler ya da ikindi vakitleri ideal olacaktır.

Aliki Beach

Aliki Beach

Aliki beach adanın güneyindeki özellikle Türkler arasında oldukça meşhur bir plaj. Sanıyorum kumsaldaki popülasyonun %60’ı Türk’tü desem abartmış olmam. Aliki beach iki tarafı tepelerle koruma altında kalmış, suyu turkuaz ve adeta havuzda yüzüyormuşsunuz hissi veren bir denize sahip. Şezlong hizmeti çok iyi olmasa da bu koyda 10 kadar restoran bulunuyor,dolayısıyla gün içinde aç kalmazsınız ,bolca yeme içme alternatifi mevcut.

Kumsalı çok küçük, kalabalık ve şezlong gibi alternatifler çok fazla yok. Haliyle denizde yüzdükten sonra insan kıyıda şöyle ağız tadıyla dinlenemiyor ama suyu o kadar güzel ki. Bu plajı beğenmeyenler bu anlamda biraz haksızlık yapıyor gibi geliyor bana. Bu arada sahilde oturulan alanda kum ile çakıl ve taşlar karışık ancak suyun içi neredeyse tamamen kum.

O zaman Aliki beah’i sevmek ve güzel zaman geçirmek için reçeteyi açıklıyorum hazırsanız. Buraya şemsiyenizi vs almadan sabahın erken saatlerinde gelin. Suya girin çıkın ve kıyıda kuruduktan sonra kalabalıklar bastırmadan bu plajdan ayrılın ve soluğu yakınlardaki bir diğer harika plajda, Psili Ammos’da alın.

Psili Ammos Beach

Psili Ammos Beach

Thassos adasında en turkuaz suları biz adanın en güneyinde gördük. Psili Ammos’u arabayı park edip tepeden ilk gördüğüm anda çok etkilendim. Suyun rengi harika ve yine turkuaz, deniz ise kum.

Psili Ammos beach’de bir çok işletme var. Alan çok geniş ve şemsiye, şezlong hizmetleri bu plajı çok konforlu yapmış. Plajın sol tarafında isterseniz de kendi şemsiyenizi kurabileceğiniz bir alan bulunuyor. Bazı işletmelerde oturduğunuz şezlongda minimum harcama sözü veriyorsunuz. Kişi başı 4-5 euro gibi harcama yapmanızı istiyorlar. Biz en uçtaki Amadea tesislerden birisini tercih ettik. Patates kızartması, bira, frappe fiyatları yine 4-5 euro bandında değişiyor. Burada minimum harcama diye bir zorunluluk yoktu ne yerseniz onu ödüyordunuz. Bu kumsal Thassos’da en çok beğendiklerimden oldu. Hem deniz çok güzel, hem tesis olması ortamı konforlu yapıyor, yani Psili Ammos gün boyu takılmalık bir plaj.

Bunların dışında bize önerilen ve geçerken gördüğümüz bir kaç plaj daha vardı. Paradise beach’i çok fazla kişi önerdi sanıyorum popüler plajlardan bir tanesi ancak bu plajla ilgili ne kadar fotoğraf görsem hepsinde deniz dalgalıydı. Uzunca bir kumsala sahip, arabayla geçerken tepeden gördüğümde deniz yine oldukça dalgalıydı o yüzden durmadık bile. Bunun dışında bir de çok fazla kişide görmediğim ama öneri olarak gelen Karnagio beach vardı listemde ancak zaman kalmadı. Burada da tesis mevcut ve deniz çok güzel görünüyor, denemek isterseniz aklınızda olsun.

Panagia Köyü

Panagia Köyü

Adanın ortasında sayılabilecek bu tatlı köydeki en büyük olay oğlak ve kuzu çevirme eti yemek. Zaten minicik bir köy. Şöyle bir turlamak belki yarım saatinizi bile almaz. Küçücük bir merkezi var, köy meydanları olur ya o stilde. Kahvecisi, restoranı, bakkalı, dondurmacısı derken hoop bir anda bitiyor bile. Merkezden köydeki fotoğrafta görünen, meşhur olmuş olan eve doğru yürürseniz zaten az çok köy bitiyor.

Bu arada evin önüne kocaman fotoğraf çekmeyin diye tabela asmışlar. Biz ilk anda görünce dumur olduk. Yan evde kendi aralarında muhabbet eden yaşlı teyzeler bizi görünce el işaretleriyle uyuyorlar çekin çekin siz bir şey olmaz diye işaretler yapınca biz de bir kaç poz çektik.

Eğer başka köylerde keşfetmek isterseniz Panagia’nın güneyinde Potamia köyünü de listeye ekleyebilirsiniz. Ben işaretlemiştim ama zaman olmadı gidecek.

Yunanlıların yerel birası Mythos

Thassos yeme içme rehberi

Yunanistan deniz ürünleri bakımından cennet olduğu için buraya kadar gelmişken mutlaka ahtapot, kalamar, şarapta pişirilmiş midye, greek salad gibi lezzetleri denemelisiniz. Bunun dışında kızarmış kabakları çok meşhur bir de rakıya benzeyen milli içecekleri uzo tabi ki. Bu arada unutmadan Thassos’a özel bir diğer lezzet de oğlak eti. Adaya geldik nereden çıktı şimdi oğlak eti demeyin. O kadar çok mesaj geldi ki oğlak eti yemeden dönmeyin diye tamam dedik yemeden dönersek sopa geliyor. Dayak yiyeceğimize oğlak eti yiyelim bari dedik. Biz neleri denedik ve nerede denedik hemen başlıyorum anlatmaya.

Ama öncesinde Yunanistan’da yeme içme kültürüne dair bir kaç uyarıda bulunayım. Türkiye’de her masaya getirilen ve adisyona yansıtılmayan ekmeği Yunanlılar sormadan getiriyorlar ama genellikle de yerine göre kişi başı 1 euro civarında hesaba ekleniyor. Ancak yemekten sonra getirilen meyve ya da tatlılar ise ikramlık. Menülerde Türkçe seçeneği mevcut oluyor. Örneğin Tavernaki’de böyle bir seçenek olduğunu okumuştuk ,gidince direk Türkçe menü istedik. Zaten çalışanlardan da illa ki Türk çıkıyor.

Tavernaki Restoran

Tavernaki Restoran

Burası Tripadvisor’da bolca yorum almıştı. Özellikle Türkler arasında popüler bir restoran sanıyorum. Yorumlar genellikle olumlu olunca biz bir akşam burada yemek yedik. Merkezde sokak arasında, tatlı bir mekan. Etraftaki diğer restoranlar boş iken buraya rezervasyonla oturabiliyorsunuz. Bizim bulunduğumuz akşam rezervasyonsuz yer bulunabilirdi ama dolu olması ihtimaline karşı rezervasyon gerekebilir.

Bu restoranın sahibi her masayla kendisi bizzat ilgileniyor, çok tonton bir amca. Bize denk gelmedi ama çalışanlardan birisi de sanıyorum Türk’müş. Izgara ahtapot (8,5 euro), tava kalamar(9,5 euro), susamlı ballı peynir(5,5 euro) ve kızarmış kabak (4,5 euro) ve bir bira (2,8 euro) söyledik. Yemeğin sonuna doğru tokluk oyunları başladı. O kadar doyduk ki artık ziyan olmasın diye birbirimizle hadi sen şunu bitir ben de şunu bitireceğim gibi pazarlıklara giriştik. Kalamar tavayı söylemesek tam yerinde doyacakmışız. Ahtapot güzeldi, kalamara çok bayılmadık. Kızarmış kabak da baya doyurucu ve lezzetliydi ancak bence yemeğin favorisi ballı susamlı yumuş yumuş peynirdi. Biz genel olarak yediklerimizden oldukça memnun kaldık.

Elena Restoran

Elena Restoran

Adadaki meşhur oğlak etini deneyeceğiniz adreslerden bir tanesi Panagia köyü. Hemen meydanda dumanlar çıkan en kalabalık restoran burası zaten. Restoranın sahibi Elena abla hep ortalarda, güleryüzüyle servis yapıyor misafirlerine.

Yine burada da hatırı sayılır derecede Türk gördük. Bir ara yan masadakiler aralarında Türkçe konuşmaya bile başladı.

Et oldukça lezzetli ve yumuşaktı. Bu tarz etleri sevmeyenler bile yumuşacık piştiği için sevebilir. Porsiyon oldukça büyük ve doyurucu oluyor çünkü etin yanında patates ve pilav servis ediyorlar.(9,5 euro), genelde paylaşmak mantıklı diye yorumlar okumuştuk, haklılarmış. Biz bir tanesini beraber anca bitirebildik. Doymasaydık bir de burasının kokoreçi(8,5 euro) meşhurmuş onu deneyecektik ancak yerimiz kalmadı.

Bir de yemeğiniz daha masanıza gelmeden arılar sizi kuşatıyor. Arıların yemeğinizi yerken de masanızdan ayrılmayacaklarını söylememe gerek yok herhalde. Çok rahatsız olan masalara köz getiriyorlar arıları kaçırmak için. Bu arada yeri gelmişken Thassos adasında arılar her yerdeler. Haliyle burada üretilen bal da oldukça lezzetli oluyormuş. Denemedik ve alamadık ne yazık ki ama Limenas merkezde gezerken bal satan dükkanlar gördük. Sonradan öğrendiğime göre Panagia köyünde de tadım yapıp bal alabileceğiniz dükkanlar varmış. Madem adadan alışveriş konusu açıldı son olarak da zeytinyağını söyleyeyim. Adada zeytin ağaçları da çokca var, dükkanlarda zeytinyağı da görüyorsunuz, almak isterseniz diye yazayım dedim.

Bizim Thassos adasında keşfettiğimiz yerler bu kadardı. Umarım yazımız faydalı olur.

Kim bilir belki ilerde bir gün Thassos ile yeniden buluşuruz.

Sevgiyle kalın.

Yorum ve Sorularınız

Beğenebileceğiniz Diğer Yazılar